Terazi Hukuk Dergisine, okurlarının yanı sıra yazarlarının ilgisi de giderek artıyor. Şunu hemen söyleyelim ki okurlarımızın aynı zaman da yazarlarımız olması en büyük isteğimiz. Terazi'yi birlikte oluşturmak, okuyan/yazan ayrımını ortadan kaldırmak istiyoruz. Özetle, söyleyecek sözü olan herkesi aramıza katılmaya çağırıyoruz.
Gündem oldukça yoğun… Hızla yerel seçimlere gidişimiz bir yana, önemli yasal çalışmalar bir yana… Bildiğiniz gibi, TBMM'de Türk Ticaret Kanunu Tasarısının görüşülmesi sürüyor. Sırada Borçlar Kanunu Tasarısı ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı var. Hepimizin dileği, sağlıklı bir görüşme ortamında bu temel yasaların kabul edilip yürürlüğe girmesi. Diğer mevzuat metinleri gibi yasaların da günün gereksinimleri doğrultusunda değiştirilip güncellenmesi kaçınılmaz. Ancak kabul edilmesinin üzerinden birkaç yıl bile geçmeden, metinlerin birçok maddesinde, siyah yazıyla (Değişik: …), (Mülga: …) vb. deyimlerini görmek, hem gönlümüzü hem gözümüzü “karartmaya” yetiyor.
Tasarı ve teklif metinlerinin editöryel bir çalışma yoluyla iyice bir okunması, olası ise dil uzmanlarının elinden de geçmesi, bazı sorunların daha başından çözülmesi için önem taşımaktadır. Çünkü, metinlerde kısa sürede yapılan değişikliklerin birçoğunun “dil yanlışlarından kaynaklandığını görüyoruz. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren Türk Ceza Kanununda, daha yürürlüğe girmeden 31.3.2005 tarihli ve 5328 sayılı Kanunla ve yürürlüğe girer girmez, 29 Haziran 2005 tarihli 5377 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler bu duruma en önemli örnektir. İlk elde, birçok sözcüğün eklenmesi/çıkarılması bir yana, 84'üncü maddesinin “İntihar” olan başlığının “İntihara yönlendirme”, 150'nci maddesindeki “indirilir” deyiminin “indirilebilir”, 268'inci maddesindeki “bu kişiye” deyiminin “başkasına” vb. olarak değiştirilmesi sayılabilir. En sağlıklı öğrenme ve düşünme biçiminin yazarak/okuyarak öğrenme ve düşünme olduğu inancıyla, yazılarınızı bekliyoruz. (Önsöz'den)
